Biri ıslık
çalıyor gecenin rahminden. Sanırım gece birazdan bir gürültü doğuracak.
Hep merak etmişimdir
zaten bu gece seslerini kim çıkarıyor diye. Çocukluğumu ve ilk gençlik
yıllarımı geçirdiğim ıssız evde, sessizlik bir başka derin olurdu. Her şey
susar der bazıları böyle durumları anlatmak için ama ben her şeyin susabileceği
bir mekân olduğunu hiç zannetmiyorum. Misal bizim evde elektrik yükseltici hiç
susmaz. Elektrik akımında dalgalanmalar oldukça karın gurultusuna benzer kısa
sesler çıkarır. Düzensiz aralıklarla evin öbür ucundan benimle konuşur.
Sonra bir de
yeni kapatılmış televizyonun birkaç saat boyunca çıkardığı sesler vardır. Bir
çeşit tıkırtıdır bu. Çocukken bazen tam uykuya dalacakken bu sesi duyar
irkilirdim. Sonradan öğrendim ki plastik kaplama olan tüplü her televizyon uzun
süre çalıştıktan sonra böyle sesler çıkarırmış. Tabii artık tüplü
televizyonların modası bittiğinden bu evde onlar konuşmuyor.
Bu sesler
olmadığı zamanlarda da bir köpek havlaması, otuz bin fitte seyreden bir uçağın
boğuk sesi, bir trenin kesik kesik öten düdüğü ya da çok uzaklardan geçen bir
kamyonun gürültüsü bana hala bir şehirde, bir evin içinde olduğumu
hatırlatırdı. Bazende annemle babamın konuşmalarını fısıltı halinde duyardım.
Sohbetlerini işitmek ama anlayamamak beni huzursuz ederdi. Çünkü babamın yine
benden sitem ettiğini düşünürdüm. Ama bazı çok ıssız gecelerde o huzursuz
fısıltıları bile arardı kulaklarım.
İşte o “çok
ıssız” gecelerden biriydi.
Çok sessiz zamanlarda duyduğum bir uğultu hâkim olmuştu beynime. Çocukken o uğultuyu beynimin sesi zannederdim. Hafif bir sesle çalışan bilgisayar hard diskini ilk gördüğümde de beynimizden böyle bir ses gelmesinin gayet normal olduğunu düşünmüştüm. Ama artık biliyorum, o uğultu sessizliğin çığlığı. Karanlığa gömülüp gözlerimi kapattığım, tüm hislerle beynimin irtibatını kopardığım bir gün bu sesi duymayacak olsam sanırım varlığıma dair anlık hiçbir kanıtım kalmaz elimde ve kara bir yokluğun içine düşerim. Sessizliğin çığlığı var olduğumu hissetmenin son kalesi aslında. (Düşünüyor olmak da varlığın bir ispatı ama yalnızca bir düşünce olarak var olmak da ürkütücü bir durum.)
Çok sessiz zamanlarda duyduğum bir uğultu hâkim olmuştu beynime. Çocukken o uğultuyu beynimin sesi zannederdim. Hafif bir sesle çalışan bilgisayar hard diskini ilk gördüğümde de beynimizden böyle bir ses gelmesinin gayet normal olduğunu düşünmüştüm. Ama artık biliyorum, o uğultu sessizliğin çığlığı. Karanlığa gömülüp gözlerimi kapattığım, tüm hislerle beynimin irtibatını kopardığım bir gün bu sesi duymayacak olsam sanırım varlığıma dair anlık hiçbir kanıtım kalmaz elimde ve kara bir yokluğun içine düşerim. Sessizliğin çığlığı var olduğumu hissetmenin son kalesi aslında. (Düşünüyor olmak da varlığın bir ispatı ama yalnızca bir düşünce olarak var olmak da ürkütücü bir durum.)
Gözlerimi
kapatmış bu sesi dinliyordum. Hiç ışık yoktu. Uyuyamıyordum. Uyumaya
çalışmaktan başka bir iş de gelmiyordu elimden. Bu askıda kalmışlık sürüp
giderken beynimdeki hafif uğultuyu yırtan bir haykırış duydum. Kısa, net ve
yüksek bir gürültüydü. Sanki beynimde bir silah patlamıştı. Ama bu mümkün
değildi çünkü evimiz o zamanlar tenha bir yerdeydi gecenin o saatinde yakınlarda
pek kimse olmazdı ve üç katlı binada da bir tek bizim daire doluydu. Ve o ses
öyle dışarıdan bir yerden değil yanı başımdan gelmiş gibiydi ve aynı zamanda
çok uzaklardan da gelmiş olabilirdi. En azından o sırada ben kendimi bunlara
inandırmıştım.
Uzun bir süre
soluksuzca bekledim. Korkmuştum da. Uzunca bir süre sonra, beynimin rutin
uğultusu yeniden başladığında sesin kaynağının doğaüstü bir varlık
olabileceğini düşünmeye başlamıştım. Aslında türlü açıklamalar getirebilirdim
ama sanırım o sıralar biraz romantiktim.
Sanki o ses
içime işlemişti. Beynimin bir yerinde bir banda kayıtlıymış gibi kafamda
yeniden ve yeniden canlandırıyordum. Sabah hava ışıyıncaya kadar ikinci bir
haykırış bekledim ama sessizliğin çığlığından başka bir şey yoktu. Sonra uyuya
kalmışım. Sabah uyandığımda (her zaman olduğu gibi) geceye kıyasla
duyarsızlaşmış, uykumu harap ettiğim için kendime kızmıştım. Yıllardır ne zaman
gecenin sessizliğini dinlemeye başlasam acaba o haykırışı bir daha duyar mıyım
diye merak ederim.
Tam şimdi
yükselticiden bir ses geldi. Sanırım uyumam için beni uyarıyor. Zaten ramazan
davulcusu da bu tarafa yaklaşıyor. Şahsen yakınlarda davul çalarken sessizlik
hakkında bir yazıyı devam ettiremem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder